KAMUSAL ÇIPLAK
Kamusal
alan son yıllarda sosyal gündemin önemli tartışma konularından biri
oldu. Özellikle bireyin varoluş şekli, yapılan
müdahaleler, tartışmaları konunun sosyolojik boyutu ve hukuksal boyutu arasında
alevlendirdi. Oysa kamusal alanın tanımı dahi tam anlamıyla yapılamamışken, bireylerin varoluş şekillerini
düzenlemek üzerine baskı yapıldı, yapılıyor. Geçmişten taşınan bir anlayışla
yönergeler üzerinden işleyen bir sistem yaratıldı ve bireyler üzerindeki baskı
bir şekilde genişletildi. Kısa bir süre önce kamusal alanda yapılan bu
müdahaleler otoritenin el değiştirmesiyle farklılaşsa dahi yine de toplum
üzerinde kurulan tahakküm değişiklik göstermedi. Uygulamaların büyük çoğunluğu
bireylerin tercih ettikleri ‘kostüm’ üzerinden gerçekleşti ve kısıtlamalar;
cinsiyetçi, statükocu, sınıfsal vs. şekilde artarak devam ediyor. Kamusal
alanda bireyi çıplaklık olgusu üzerinden değerlendirip, bunu sanatsal bir
eyleme dönüştüren Spencer Tunick izleyeni özellikle statü konusuna
yönlendiriyor.
Sanat
eserinde çıplaklık Antik dönemden sonra kesintiye uğramış, Rönesans ile
birlikte Batılı sanat perspektifinde tekrar kabul görmeye başlamıştır. 19.
yüzyılda ise çıplak olan beden bağımsız bir şekilde değer bulabilmiştir. Yine
de devrim niteliğinde olan bu dönem tartışmalı ve sansürün sık sık yaşandığı
bir yüzyıl olmuştur. Çıplak figür
sıradan olan bireyin değil, mitolojik ve dini ögelerin arkasında yer
almıştır. Böylece dini içerikli resim ve heykel çalışmaları gerçek olana
dolaylı gönderme yapması nedeniyle çoğu zaman yadsınmamıştır. Oysa bu
heykellerin yapıldığı dönemde çıplak olan gerçek figür ahlaksızlıkla suçlanmış
ve dışlanmıştır.
Günümüzde
çıplaklık özel hayatta dahi tabu olarak görülmekte ve evlerin – banyoların
dışına çıkamamaktadır. Ortaçağda banyo yaparken kendi başına çıplak olmanın
dahi tabu olması kişinin kendi bedenine yabancılaştırılmasının tarihsel
örneklerinden biridir. Bireyin çıplak bırakılması ya da zorla soyulması da
farklı bir aşağılama unsuru olarak insanlık tarihinde uygulanmıştır. Öte yandan
çıplaklık günümüzde kentsel yaşamda bir tepkisellik aracı olarak da kullanılır.
Hayvan hakları temsilcileri ya da farklı bir konuya dikkat çekmek isteyen
protestocular tarafından ‘çıplaklık’ karşımıza bir araç olarak çıkabilir. İster
Doğu ister Batı kültüründe kamusal alanda asla görmeyi beklemediğimiz “çıplak
vücut” kimileri için rahatsız edici, kimileri için ise ilgi çekicidir. Protesto
amacıyla kullanılan çıplak beden yeterli ilgiyi toplamak bakımından etkin
sonuçlar doğurur. Bu nedenle Spencer Tunick yaptığı çekimlerle birçok haber
kanalının konusu olur ve bunun sebebi çıplaklığı kamusal alanda sıra dışı bir
düzenleme ile kullanmasıdır. Şehir meydanları ve sokaklarda yüzlerce hatta
binlerce insan çıplak olarak sanatçının çalışmalarında yer alır. Bu bağlamda
sanatçının çıplak bedenler aracılığıyla yarattığı etki ve doku, sosyal içeriği
bakımından önemli çıkarımlara da yol açar. Tunick, özel alanlarda çıplak
olmanın getirdiği etkinin dışında, kapitalist toplum yapısının kıyafetleri ile
farklılaşmak yerine, kamusal alanda insanları büyük gruplar halinde çıplak
olarak değerlendirerek bireyi bağımsız ve eşit kılar. Sanatçı, bu eşitlikten
yola çıkan bir yaklaşımla toplumu giysilerin kazandırdığı statüden kurtarıp,
kamu görevlisi, burjuva, soylu, dilenci, yoksul, işçi vs. gibi sıfatları yok
eder.
Kamusal
alanda çıplaklığın sanat eserine dönüştürülmesi fikri kolaylıkla kabul görmeyen
çok tartışmalı bir konudur. Din ve devlet otoriteleri tarafından inşa edilen
“ahlakçı” anlayış Tunick tarafından eleştirel bir yöntemle işlenir. Şehir
meydanlarında ve diğer kamuya açık mekanlarda ortaya koyduğu fotografik
enstalasyon çalışmaları ile halkı kontrol etmeye çalışan iki otoriteyle de
savaşmaktadır. Fotoğraf çekimi için
katılımcılara açık çağrı yaparak, hem sanat eserini oluşturma yöntemini
eylemsel bir yapıya büründürür hem de kamusal alanda çıplaklık fikrini çarpıcı
bir uygulamayla izleyenin algısına sunar. Çıplaklığı tecrit edilmiş - rahatsız
edici- boyuttan çıkarıp kamusal alanda çoğunluğun katılımı ile gerçekleşen bir
sanat eseriyle buluşturur.
Tunick’in
şehir meydanlarında ve farklı kamusal mekanlarda yarattığı görsellikler, insan
eliyle oluşturulmuş ortamlar olması nedeniyle de önemlidir. Meydanlarda
kalabalık grupları çıplak olarak görüntülemesi özellikle bireyi toplum
içerisinde sıradanlaştırma amacı da taşır. Bu sıradanlaştırma onu yok etmeye ya
da silmeye yönelik değildir, aksine amaç bireyi şehir dokusunda herhangi bir
statü endişesi yaşamadan özgürleştirmektir. Çıplak olma eylemiyle kişi özeldir;
vücut formu, cinsiyeti, ten rengi ve diğer fiziksel özellikleri ile doğaya
uygun bir konum edinir. Bir nevi insan bedeni şehir dokusunda doğal olanın
uzantısı olma işlevini taşır.
Kamuya
açık bölgelerden tecrit edilmiş olan “çıplaklık kültürü” (naturizm ya da
nüdizm) belirli mekanlara yasal zorunluluk şeklinde hapsedilmiştir. Naturist
kültürün bu mekanların dışına çıkması otorite tarafından hukuksal bağlamda
engellenir. Tunick kamusal alana taşıdığı çıplak figürler sebebiyle hem
otoriteyle hem de ahlakçı toplumsal anlayış ile çoğunlukla karşı karşıya gelmiş
ve defalarca tutuklanmıştır. Bugün yaptığı çalışmalarda uzun süren bir izin
aşaması ile uğraşsa da bir şekilde çekimlerini kısıtlamalarla da olsa
yapabilmiştir.
John
Berger Görme Biçimleri kitabında
çıplak ve nü kavramlarını birbirinden bağımsız olarak sanatçının gözünden okur.
İzleyen ise bakma eylemini gerçekleştirendir. Tunick’in fotoğraflarında yer
alan binlerce çıplak beden bir erotizm nesnesi olmanın ötesinde doğal olana,
kendi olana bakmak ile anlaşılır olacaktır. Çıplak beden erotizme gönderme
yapmaz, izleyen tarafından erotik bir düzleme taşınır ve Tunick’in
fotoğraflarında bir erotizm unsuru yoktur. Fotografik görüntünün gerçeklikle
doğrusal bağlantısı nedeniyle çıplak beden izleyeni diğer sanatsal ifade
araçlarına oranla daha fazla uyarabilir. Bu uyarılma toplumların ya da
bireylerin kültürel yapılarına göre değişkenlik gösterecektir. Çıplak olanın
tabuya dönüşmesi baskılanmış birey için çıplaklığı bir tahrik unsuru yapar ve
çıplaklık hem cinsellik hem de erotizm bağlamında etkin bir unsur olur. Öte
yandan bu bireylerin cinsel açlık ve saplantılarını dışa vurmaları için
çıplaklığa ihtiyaçları yoktur. Çünkü örtünmüş bedenler de onlar için fazlasıyla
tahrik edici olabilir!
Kusursuz
beden anlayışı tüketim kültürünce bireylerin bedenleri ile barışık olmamalarına
yol açmış ve tasarlanan beden imgesi gerçekle örtüşmeyecek şekilde daimi bir
mutsuzluk hali yaratmıştır. Reklam ve tüketim kültürünün özellikle kadın
üzerinde kurduğu bu algı ideal olana yaptığı referanslar ile bireyin kendi
bedenine yabancılaşmasına neden olmuştur. İdealize edilen kusursuz beden
bireyin çıplak bedenine olan güvenini yok etmiştir. Tunick’in fotoğraflarında
yer alan kolektif bilinç, bireylerin şehir dokusunda çıplaklık ve özgürlük
fikrini pekiştirirken, diğer yandan otorite ve sisteme başkaldırıyı da temsil
etmiştir. Sanatsal bir ifade aracılığı ile eyleme dönüşen bu tepkisel
başkaldırı Tunick’in fotoğraflarıyla bir propaganda niteliği de kazanır.
Kamusal
alanda çıplaklık fikri Spencer Tunick’in fotografik enstalasyonlarıyla
şehirlerin kültürel dokusunda izleyene beklenmedik bir bakış açısı sunar.
Gönüllü katılımcılarla farklı bir boyut kazanan bu bakış açısı yarattığı etki
ve algı bakımından önemlidir. Bir sanatçı olarak eserini yaratan Tunick, ortaya
çıkan görsellikle aynı ideale sahip binlerce birey tarafından
desteklenmektedir. Bu destek sanatçının eserini yaratırken kolektif bilinç
paylaşımını ve kamusal alanın hem sanatçı, hem de sanat eserinin yaratılmasında
etkin rol üstlenen katılımcılar tarafından sanatsal olarak da değerlendirildiğini
gösterir.
Çıplaklık
içeren sanat eseri günümüz koşullarında halen sansüre uğramaktadır. Bu sadece
muhafazakar ülkelerde değil, özgürlükçü yapının güçlü olduğu ülkelerde de sık
sık gözlemlenir. Sinema, video ve fotoğraf gibi optik bir gerçeklik taşıyan
disiplinlerde çıplaklık diğer sanat eserlerine oranla daha sık sansüre uğrar.
Tunick’in eserlerini fotoğraf olarak sunması bu bağlamda önem taşımaktadır.
Böylece şehir ve kamusal alana dair optik bir gerçeklikle mekan izlenebilir.
Tunick’in eserleri müze ve galeri ortamları dışında çıplaklığın tabuya
dönüştüğü bir toplumsal yapıya başkaldırır.